Hukuk Sözlüğü

Ticari mümessil ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak belirli bir bölge içinde daimi bir suretle ticari bir işletmeyi ilgilendiren akidlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı mesle
Bir malın, teklif veren kişiler arasında en yüksek bedeli öneren kimseye satılmasını sağlayan satış biçimi.
Kiraya veren kimse
Alacaklı alacağının tamamını alamamışsa kalan miktar için kendisine verilen vesika
Çevresi yollarla sınırlandırılmış bulunan, çeşitli parselleri kapsayan arsa parçası.
Adetler; sayılar
Haklılık; hakka uygunluk
Tapulu; tapu ile tasarruf olunan
Kira sözleşmesinden sonra
Geri aldıktan sonra
Daha sonra
Kapı
Sebep olmak
MÜDDEİUMUM
Cem eden
Topluluk; zümre
Cinayet işlemiş olan kimse
Hazine tarafı
Ödeme aracı; kanun ile belirlenen şekilde düzenlenen, keşidecinin emrinde para bulunan banka üzerinden çekilebilen havalesi
Defi'de, savuda bulunan kimse
Vekâletiİçişleri Bakanlığı
Bir kimsenin diğer kimseden hakim huzurunda hakkını istemesi.
Borç veren; alacaklı
Davalar
Binalar; yapılar
Yabancı; bir devlete göre,kendi uyruğunda bulunmayan gerçek veya tüzel kişiler
Taraflar arasında belirlenen ücret
Bir malın kullanılmasından doğan yararların para ölçüleriyle takdiri
Edim; borçlanılan şey; borcun konusu
Davalının bir iş yapmaya,bir ifada bulunmaya veya bir iş yapmamaya,bir ifada bulunmamaya mahkum edilmesinin istenildiği dava
Suç işleyen bir kimsenin suçundan sonra pişmanlık duyarak işlediği fiilin sonucunu önlemeye çalışması, suç işlediği sırada pişmanlık duyması. Aktif nedâmet.Aktif pişmanlık.
Aşırı; ağır; çok fazla
Hukuk meselelerini, muayyen bir sistemin esaslarına muvakıf ve tenakuzlara mahal vermeyecek tarzda, halledebilmek için bu sistemin hükümleri ve hususiyetleri üzerine yapılan müşahede, mülahaza, kıyas, istikra ve hadiselerin verdiği mümkün mertebe toplu ne
Bir şeyi veya hakkı başkasına devreden; ferağda bulunan; feragat eden; taşınmaz maldaki tasarruf hakkını başkasına bırakan kişi
Gaye, maksat ve netice ile ilgili; amaca ilişkin
Görünmeyen; hazır olmayan; yitik; yok olan kişi; kaybolan ve kendisinden uzun zaman haber alınamayan kişi
Gelir; hasılat; yarar
Tazminat, diyat gibi edası lazımgelen şeylerdir.
Gerek; gereklilik
Bir şahsın medeni haklarını kullanma salahiyetinin mahkeme tarafından kaldırılması.
Haciz test
"Sivasın en kaliteli avukatları" Hakan Beştepe

Marûf Hukuk